Uzm. Psikolog Esin ÖZER BAKIR

Çocuğum Neden İçe Kapanık ?

Her çocuk farklı kişilikle doğar ve zihinsel gelişimini zaman içerisinde tamamlar. Çocukta, kişilik gelişiminin belirgin olarak başladığı 2 yaşından itibaren farklı davranışlar göstermesi oldukça doğaldır. Çocuk, devamlı psikososyal bir gelişim gösterir. Normal sosyal gelişim içerisinde başta aile üyeleri olmak üzere diğer insanlar ile iletişim ve etkileşim önemlidir.

Bu normal gelişim için kaçınılmaz bir durumdur. Bazı çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse ikincil olarak etki eden faktörler sonucunda içe dönük, sosyal ortamlara ve alışılmadık mekanlara kolay adapte olamayan, genelde duygusal paylaşıma girmeyen, yabancı insanlardan tedirgin olan bir yapıda olabilirler. Bazı çocuklar, hareket ve davranışları ile etrafa neşe saçıp, kendinden emin davranışlar sergilerken, bazıları aile, arkadaş ve çevre ile ilişki kurmada zorluk çekebilirler.

İçe kapanık çocuklara ailenin yaklaşımı çok önemlidir. Öncelikle aileler bu durumun nedenlerini araştırmalıdır. Her bireyin başarılı olduğu alanlar vardır. Özellikle içe kapanık çocuğun bu yönü keşfedilmeli ve bu alana teşvik edilmeli, sevgiyle ödüllendirilmelidir. Çocuğun başarıları ve olumlu davranışlarının, sadece aile içinde değil, aile dışında da kendisinin duyacağı şekilde anlatılması ve övülmesi kendine olan güvenin artmasına yardımcı olacaktır.

Aile, çocuğa güvendiğini, ona değer verdiğini hem sözel hem de davranışsal olarak ifade etmelidir. Olumsuzlukları kesinlikle başkaları ile kıyaslanmamalıdır. Hangi yaşta olursa olsun, çocuğa sevginin, göz teması ya da dokunarak gösterilmesi gerekir. Evde ve diğer ortamlarda yalnız kalma süresi en aza indirilmelidir. Özellikle grup halinde yapılan folklor, koro, sportif faaliyetler veya yaşıtlarıyla periyodik görüşme etkinliklerine teşvik edilmelidir.

Böyle bir durumla karşı karşıya olan anne babalara;

  • Çocuğa sık sık söz hakkı tanımaları,
  • Hemen her konuda onun kendisini ve duygularını ifade etmesini sağlamaları,
  • Ona sık sık ne hissettiğini ve düşündüğünü sormaları,
  • Çocuğun kendisine değer vermeleri, konuştuğu zaman dinlemeleri,
  • Sık sık sosyal ortamlarla irtibatını sağlamaları,
  • Onu olduğu gibi kabul ederek sevgilerini sık sık belli etmeleri,
  • Çocuğun her şeyine müdahale etmeden ve çok müdahaleci olmadan onun kendini ortaya koymasını sağlamaları

önerilir.

Devam eden durumlarda bazı psikiyatrik tablolardan söz edilebilir. Bu durumun tedavisi gerekir. Özellikle okul çağı ile beraber sosyal ilişkilerde problem olmaması için durumun çözümlenmeye çalışılması önem kazanır.